Dünya genelinde otomobil kullanmak giderek daha pahalı hale geliyor. Yeni bir aracın fiyatı, sigorta primleri ve vergi yükleri birçok ülkede sürücülerin bütçesini zorlayacak seviyelere ulaştı. Ancak otomobil sahiplerinin en büyük gider kalemlerinden biri olan yakıt, ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösteriyor. 2025 yılı itibarıyla benzin fiyatlarındaki uçurum, hem küresel ekonomideki dengesizlikleri hem de enerji politikalarının sonuçlarını net biçimde ortaya koyuyor.
ABD örneğiyle başlayacak olursak, ülkede benzinin ortalama fiyatı mayıs 2025 itibarıyla galon başına yaklaşık 3,5 dolar seviyesinde. Bu rakam, her ne kadar Amerika için makul kabul edilse de, dünyanın birçok ülkesine kıyasla oldukça düşük kalıyor. Zira kimi ülkelerde aynı miktar benzin için sürücüler 5 doların üzerinde ödeme yaparken, bazı yerlerde fiyatlar 0,1 dolar seviyelerine kadar düşüyor.
Hong Kong: Benzinin Altın Değerinde Olduğu Ülke
Benzin fiyatlarında zirvede yer alan ülke açık ara farkla Hong Kong. Burada 1 galon benzinin fiyatı yaklaşık 13 dolar seviyesinde. Bu rakam, ABD’deki ortalama fiyatın neredeyse dört katı. Hong Kong’un bu kadar pahalı olmasının temel nedeni, ülkede hiçbir petrol rafinerisinin bulunmaması. Tüm yakıt ithal edilmek zorunda olduğu için taşıma, depolama, kira, sigorta ve vergi maliyetleri fiyatları katlıyor.
Üstelik, Hong Kong’un yüksek yaşam maliyeti ve sınırlı kara alanı da bu tabloya katkı sağlıyor. Yakıt fiyatlarının bu denli yüksek olması, bölgede elektrikli araçların özellikle de Tesla Model 3 gibi modellerin yoğun şekilde tercih edilmesine yol açıyor. Yani burada bir Ford F-150 gibi büyük motorlu benzinli araç kullanmak, adeta lüks değil, mantıksızlık olarak görülüyor.
İzlanda, Norveç ve Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkeleri de Hong Kong’un ardından geliyor. Bu ülkelerde benzin fiyatları 9 ila 10 dolar arasında değişiyor. Ancak burada fark yaratan nokta, bu yüksek fiyatların bilinçli çevre politikalarıyla destekleniyor olması. Avrupa’daki yüksek akaryakıt vergileri, karbon salımını azaltmak ve elektrikli araçlara geçişi hızlandırmak amacıyla uygulanıyor.
Libya ve İran: Benzinin Sudan Ucuz Olduğu Ülkeler
Listenin diğer ucunda ise bambaşka bir tablo var. Libya ve İran gibi ülkelerde, benzin adeta su fiyatına satılıyor. Mayıs 2025 verilerine göre Libya’da galon başına fiyat 0,10 dolar, İran’da ise 0,11 dolar seviyesinde. Bu farkın en temel nedeni, devlet sübvansiyonları.
Libya dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip olduğu için, üretim maliyeti oldukça düşük. Hükümet, akaryakıtı halkın erişebileceği bir fiyata sunmak amacıyla büyük miktarda sübvansiyon sağlıyor. Ancak bu durum, kaçak yakıt ticaretini de tetikliyor. Libya’da akaryakıt istasyonlarında resmi fiyatla satış yapılsa da, yoğun talep nedeniyle benzin karaborsada birkaç katına satılabiliyor.
İran’da da benzer bir tablo görülüyor. Devlet, vatandaşlara ucuz yakıt sağlamak için yılda milyarlarca dolar harcıyor. Fakat bu politikanın sonucu olarak ülke içinde yakıt kıtlığı ve kaçakçılık vakaları artıyor. Bu ülkelerdeki ucuz fiyatlar halk için kısa vadede avantaj gibi görünse de, uzun vadede ekonomik sürdürülebilirliği zorluyor.

Zengin Ülkeler Daha Pahalıya Ödüyor
Küresel karşılaştırmalarda açık bir eğilim göze çarpıyor: Zengin ülkelerde benzin daha pahalı, yoksul ülkelerde ise daha ucuz. Bunun nedeni, gelişmiş ülkelerde karbon vergileri, çevreci politikalar ve yüksek gelir düzeyine bağlı olarak akaryakıt üzerinden alınan vergilerin fazla olması. Buna karşın gelişmekte olan ülkelerde hükümetler, halkın yaşam maliyetini düşürmek için sübvansiyon politikaları izliyor.
Bu kuralın tek istisnası ise Amerika Birleşik Devletleri. Ülke, yüksek gelir seviyesine rağmen benzini birçok gelişmiş ülkeye göre çok daha ucuza satabiliyor. Bunun başlıca nedeni, federal düzeyde benzin vergilerinin 30 yıldır artırılmamış olması. Ayrıca ABD’nin devasa satın alma gücü, petrol şirketleriyle daha avantajlı anlaşmalar yapabilmesine olanak tanıyor.
Yakıt Fiyatlarındaki Farkın Etkileri
Benzin fiyatlarındaki bu devasa fark, ülkelerin enerji politikalarını ve otomotiv tercihlerinin yönünü belirliyor. Hong Kong veya Norveç gibi yerlerde yüksek fiyatlar, halkı elektrikli araçlara yönlendirirken; Libya ve İran gibi ülkelerde benzinli araçlar hâlâ baskın durumda. Ancak sübvansiyonların yarattığı ekonomik yük, uzun vadede bu ülkeleri zor durumda bırakabilir.
Öte yandan, küresel ısınma ve enerji dönüşümü hedefleri göz önüne alındığında, benzin fiyatlarının dünya genelinde kademeli olarak artması kaçınılmaz görünüyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının payı arttıkça, fosil yakıtların maliyeti de politik ve ekonomik olarak yeniden şekillenecek.
Sonuç olarak, 2025 itibarıyla dünya genelinde en pahalı benzinin Hong Kong’da, en ucuzunun ise Libya’da satıldığı görülüyor. Ancak bu fark sadece ekonomik değil, aynı zamanda enerji politikalarının, üretim kapasitesinin ve çevre bilincinin de bir yansıması. Gelecekte bu farkların nasıl değişeceğini ise ülkelerin enerji stratejileri belirleyecek.









