Elektrikli Araçlarda Tekerlek İçi Motor Dönemi

In-Wheel motor

İngiltere merkezli YASA tarafından geliştirilen yeni prototip in-wheel motor sistemi, elektrikli araç teknolojisinde dikkat çekici bir sıçramaya işaret ediyor. Her tekerlek için 1.000 beygir güç üreten kompakt yapı, güç yoğunluğu açısından dünya rekoruna yaklaşan bir seviyeye ulaşırken, elektrikli araçların tasarım ve performans anlayışını yeniden şekillendirecek yenilikler sunuyor.

 

In-Wheel Motor Tasarımında Yeni Bir Aşama

YASA’nın geliştirdiği motor yalnızca 12,7 kilogram ağırlığında. Buna rağmen 750 kilovat (1.005 beygir) zirve güç üretebiliyor. Böylece mevcut elektrikli araç motorlarının çok ötesine geçen bir güç yoğunluğu sağlanıyor. Motorun kompakt yapısı, tekerlek içine yerleştirilmesini kolaylaştırıyor ve üreticilere tamamen yeni bir tasarım yaklaşımı sunuyor.

Bu yapının en önemli avantajı, motorun “kütle-nötr” bir sistem olarak geliştirilmesi. Yani tekerlek içine eklenen motor, araca ekstra yük bindirmiyor. Geleneksel elektrikli araç motorları ile kıyaslandığında böylesine hafif bir yapının bu kadar yüksek güç sunabilmesi, sektör adına önemli bir kilometre taşı olarak gösteriliyor.

 

750 Kilovat Güç ve Gelişmiş Süreklilik Performansı

Yeni motor sistemi, yalnızca zirve performansıyla değil, sürekli güç çıkışıyla da öne çıkıyor. 350 ila 400 kilovat aralığında kesintisiz güç sunabilen sistem, hem yüksek performanslı hem de uzun süreli sürüşlerde istikrarlı bir performans yaratıyor. Bu özellik, özellikle spor otomobiller ve üst segment elektrikli araç üreticileri için büyük önem taşıyor.

 

In-Wheel

Yüksek Verimli Inverter ile Tam Entegre Güç Ünitesi

Motorun yanında 15 kilogram ağırlığındaki inverter de yeni sistemin en kritik parçalarından biri. Sunduğu güç yoğunluğu, mevcut elektrikli araç inverter standartlarının oldukça üzerinde. Bu iki bileşen bir araya geldiğinde tam entegre bir in-wheel güç aktarma sistemi elde ediliyor. Bu yapı, bugüne kadar tekerlek içi sistemlerde sağlanamayan bir güç ve verimlilik kombinasyonu sunuyor.

 

Arka Fren ve Şaft İhtiyacını Azaltan Rejeneratif Frenleme

Yeni sistemin en heyecan verici özelliklerinden biri gelişmiş rejeneratif frenleme teknolojisi. Enerji geri kazanım verimliliği o kadar yüksek seviyeye çekildi ki, araçlarda arka fren disklerinin ve şaftların kullanılmasına duyulan ihtiyaç büyük ölçüde azalıyor. Bu durum, hem ağırlığı ciddi şekilde düşürüyor hem de üreticilere şasi tasarımında ek özgürlük sağlıyor.

YASA’nın hesaplamalarına göre, mevcut araçlara uygulanacak dönüşümlerde yaklaşık 200 kilogram ağırlık tasarrufu elde edilebilir. Tamamen bu sisteme göre tasarlanmış bir elektrikli araç ise 500 kilograma kadar hafifleyebilir. Ağırlığın düşmesi yalnızca performansı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda menzili de hissedilir şekilde uzatıyor.

 

Küçük Boyut, Büyük Güç: Rakipleriyle Karşılaştırma

Yeni geliştirilen motor, yalnızca güçlü değil aynı zamanda kompakt yapısıyla da öne çıkıyor. Örneğin, Koenigsegg Dark Matter motoru 39 kilogram ağırlığında olup 789 beygir güç üretiyor. YASA’nın motoru ise 12,7 kilogramlık ağırlığıyla 1.006 beygir güce ulaşarak verimlilik alanında büyük üstünlük sağlıyor.

 

Elektrikli Araçlarda Tasarım Özgürlüğünü Artıracak

Bu yeni in-wheel motor teknolojisi, üreticilere araç içi hacimde büyük bir esneklik kazandırıyor. Motorun tekerlek içine yerleştiriliyor olması, batarya, soğutma sistemi veya bagaj gibi alanların yeniden düzenlenmesine imkan tanıyor. Böylece hem iç mekanda hem de aerodinamik tasarımda daha verimli çözümler geliştirilebiliyor.

 

Gelecekte Daha Geniş Bir Araç Çeşitliliğine Uygulanacak

Şu anda yüksek performanslı araçlara odaklanılarak geliştirilen sistemin gelecekte daha geniş bir elektrikli araç yelpazesine uyarlanması hedefleniyor. Sistem, Birleşik Krallık İleri İtki Merkezi tarafından desteklenen çalışmalarla birlikte tam fonksiyonel prototip aşamasına doğru ilerliyor. YASA’nın teknoloji liderleri, bu yenilikle elektrikli araçları daha hafif, daha verimli ve daha güçlü hale getirmeyi amaçladıklarını belirtiyor.

Şirket, 2021 yılından beri Mercedes-Benz çatısı altında faaliyet gösteriyor ve Ferrari ile Lamborghini gibi markalara da motor tedarik ediyor. Bu iş birliği ağı, yeni teknolojinin gelecekte premium segment araçlarda daha hızlı yer alabileceğini gösteriyor.