Ehliyet almak çoğu ülkede kolay gibi görünse de, bazı yerlerde bu süreç gerçekten sabır, dikkat ve ciddi bir hazırlık gerektiriyor. Özellikle yazılı sınavların zorluğu, pratik sürüş denemelerinin detaylı oluşu ve sağlık kontrollerinin kapsamı, birçok adayı daha baştan eliyor.
Zorluk derecesine göre en dikkat çekici ülkelerden biri Japonya. Burada ehliyet sınavını ilk denemede geçebilenlerin oranı yalnızca yüzde 35 civarında. İngiltere’de bu oran yüzde 48, Güney Afrika’da ise yüzde 39. Güney Afrika’da sürücü adaylarının aracı çalıştırmadan önce altını kontrol etmemesi bile puan kaybına neden olabiliyor.
Bazı ülkeler yalnızca sürüş becerisine değil, fiziksel ve psikolojik yeterliliğe de büyük önem veriyor. Örneğin Hırvatistan’da sürücü adayları ehliyet alabilmek için kapsamlı bir sağlık kontrolünden geçmek zorunda. Göz, kulak, kalp-damar, diyabet ve nörolojik testleri içeren bu muayene, devletin onayladığı özel kurumlarda gerçekleştiriliyor ve ücreti 50 eurodan başlıyor. Ayrıca kan ve idrar tahlili, motor beceri ölçümü ve spor hekimi değerlendirmesi de zorunlu tutuluyor.
Benzer şekilde, Brezilya, Belçika, İsrail, Macaristan, Bahreyn, Şili, Kuveyt ve Karadağ gibi ülkelerde de sürücü adaylarından sağlık raporu talep ediliyor. Karadağ’da bu süreç psikolojik değerlendirmeyi de içeriyor. Adaylar hem göz doktoruna hem de psikoloğa görünmek zorunda. Nikaragua’da ise sekiz sayfalık bir psikolojik test dolduruluyor. Bu uygulamalar, sürücülerin yalnızca fiziksel değil zihinsel açıdan da trafiğe hazır olmalarını amaçlıyor.

Yazılı sınav kısmında da dünyanın farklı ülkelerinde zorluk seviyeleri oldukça yüksek. Singapur’da adayların, açık yollarda direksiyon eğitimi alabilmeleri için iki adet 50 soruluk sınavdan en az yüzde 90 başarı elde etmeleri gerekiyor. Ancak bu aşamadan sonra altı aylık geçici sürücü belgesiyle pratik sürüş eğitimine geçilebiliyor.
Japonya’da ise ehliyet öncesi sınav 50, asıl sınav ise 100 sorudan oluşuyor. Çin’de adaylara 1000 farklı sorudan rastgele seçilen 100 soru yöneltiliyor ve başarı için yine yüzde 90’lık bir baraj aranıyor. Macaristan’daki sınavda her soru için yalnızca 60 saniye süre tanınıyor. Bu kadar detaylı ve yüksek tempolu bir sistemde, sınav stresine dayanmak da en az sürüş becerisi kadar önemli hale geliyor.
Bazı ülkelerde ise ehliyet alabilmek, sadece sınavı geçmekle değil uzun bir pratik süreci tamamlamakla mümkün oluyor. Fransa, bu konuda en katı ülkelerden biri. Sürücü adaylarının ehliyet almadan önce en az 3.000 kilometrelik denetimli sürüş tecrübesine sahip olması gerekiyor. Bu da hem zaman hem de ciddi bir maliyet anlamına geliyor. İsviçre’de ise ehliyet masrafları yüzlerce dolar seviyesine ulaşabiliyor.
Dünyanın bazı yerlerinde ehliyet almak, adeta bir maratonu tamamlamak gibi. Uzun eğitim süreçleri, tıbbi ve psikolojik değerlendirmeler, yüksek maliyetler ve düşük başarı oranları düşünüldüğünde, birçok adayın sürecin yarısında pes etmesi şaşırtıcı değil. Ancak bu kadar sıkı kuralların amacı, trafikte daha bilinçli, dikkatli ve güvenli sürücüler yetiştirmek.








