Türkiye otomotiv pazarı, 2025 yılının ilk sekiz ayını geride bırakırken, geçmiş yıllarla kıyaslandığında dikkat çekici bir dönüşüm ve büyüme tablosu ortaya koyuyor. Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerinden derlenen bilgilere göre, pazar hem toplam satış hacmi hem de tüketici tercihleri açısından önemli bir evrim geçiriyor. Bu dönüşümün en net görüldüğü alanlar ise yakıt tipi ve gövde seçimleri olarak öne çıkıyor.
Yıllık Büyüme Devam Ediyor
2025 yılı Ağustos ayında toplam otomobil satışı 82.215 adet olarak gerçekleşti. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemine (2024 Ağustos: 69.288) kıyasla %18,66’lık kayda değer bir artışa işaret ediyor. Hafif ticari araçlarla birlikte toplam pazar büyüklüğü 101.650 adede ulaşarak, geçen yıla göre %12,78 büyüdü. Ocak-Ağustos dönemi genelinde ise toplam otomobil satışları 654.413 adet oldu ve 2024’ün aynı dönemine kıyasla %8,05’lik bir artış kaydedildi. Bu istikrarlı büyüme, otomotiv pazarının sağlam bir tempoda ilerlediğinin güçlü bir göstergesi.
Elektrik Yükselişte, Benzin ve Dizel Geriliyor
2025 pazarını şekillendiren en çarpıcı değişim, yakıt tipi tercihlerinde yaşandı. Ocak-Ağustos dönemini baz aldığımızda, geleneksel yakıt türlerinden ciddi bir kayış yaşandığı açıkça görülüyor.
Benzinli araçlar pazar payının büyük bir kısmını korusa da (2025’te %46,55), 2024’teki %64,08’lik payına kıyasla ciddi bir düşüş (%27,36) gösterdi. Satış adedi ise %21,51 azalarak 304.618’de kaldı. Dizel araçların payı %11,02’den %7,98’e gerilerken, satışları da %21,72 düştü.
Buna karşılık, elektrikli araç pazarı adeta bir patlama yaşadı. Satışlar 2024’te 47.032 adetten, 2025’te 119.640 adede fırlayarak inanılmaz bir %154,38 büyüme kaydetti. Pazar payı ise %7,77’den %18,28’e yükseldi.
Hibrit araçlar da benzer bir yükseliş trendinde. Toplam hibrit satışları %74,60 artışla 173.583 adete ulaşırken, pazar payı %16,42’den %26,52’ye sıçradı. Hibrit teknolojileri içinde özellikle Plug-in Hibrit modellerdeki %1266,45’lik devasa artış dikkat çekici.
Bu veriler, Türkiye’deki tüketicilerin çevreci, vergi avantajlı ve daha düşük yakıt maliyetli teknolojilere hızla adapte olduğunu gözler önüne seriyor.

SUV Satışları Sürekli Artıyor
Tüketici tercihlerindeki bir diğer köklü değişim ise gövde tiplerinde kendini gösteriyor. SUV segmenti, otomobil pazarının tartışmasız hakimi olma konumunu pekiştirdi. 2025 Ocak-Ağustos döneminde 410.891 adet SUV satışı gerçekleşerek, toplam pazarın %62,79’u bu segmentten geldi. Bu oran, 2024’te %55,46 idi. SUV satışları bir yılda %22,32 oranında arttı.
SUV’lerin bu yükselişi karşısında, geleneksel Sedan ve Hatchback gövde tipleri pazar payı kaybetti. Sedan’ın payı %26,28’den %22,14’e, Hatchback’in payı ise %17,11’den %14,17’ye geriledi. Bu da tüketicilerin daha yüksek oturma pozisyonu, geniş bagaj hacmi ve çekici tasarımlar sunan SUV’lere olan ilgisinin ne denli güçlü olduğunu kanıtlıyor.
Yerli ve Elektrikli Modeller Öne Çıkıyor
Ağustos ayı ve Yılbaşı-Ağustos dönemi satış sıralamaları, pazardaki rekabetin ne kadar kızıştığını gösteriyor. Geleneksel olarak güçlü olan Renault Clio HB, Megane Sedan ve Fiat Egea serisi hala en üst sıralarda yer alsa da, listede elektrikli ve yerli üretim modellerin yükselişi dikkat çekici.
Tesla Model Y, Ağustos’ta 8.730 adetlik tek ay satışı ve yılın 8 ayında 25.756 adetlik satışıyla pazarın en çok satan 4. modeli oldu ve elektrikli segmentinde açık ara liderliğini korudu.
Türkiye’nin yerli otomobili TOGG T10X ise hem Ağustos’ta 1.249 adet, hem de yıl genelinde 21.070 adet satışla ilk 10’da kendine sağlam bir yer edinmeyi başardı ve elektrikli segmentinde 2. sıraya yerleşti.
BYD Seal U gibi yeni nesil elektrikli modeller de kısa sürede en çok satan sıfır araçlar listesine girerek pazarın dinamik yapısını gözler önüne serdi.
Sonuç: Pazar Dönüşümünü Hızla Tamamlıyor
Türkiye otomobil pazarı 2025’te, sadece satış adetlerindeki büyümeden ziyade, yapısal bir dönüşüme tanıklık ediyor. Tüketici tercihleri, içten yanmalı motorlardan elektrikli ve hibrit tahrik sistemlerine, geleneksel gövde tiplerinden ise SUV’lere doğru kararlı ve hızlı bir şekilde kayıyor. Bu eğilim, hem küresel otomotiv trendleriyle uyumlu hem de yerli üretim ve teknoloji yatırımlarının meyvelerini vermeye başladığının bir göstergesi. Önümüzdeki dönemde bu dönüşümün daha da derinleşerek devam etmesi bekleniyor.










